Bir "20 Kasım Çocuk Hakları Günü"nü de geri de bıraktık. Sessiz sedasız geldi geçti. Çocuklarımızı son derece alakadar eden bir gündemin gölgesinde kaldı: Dershaneler. Bu konu hakkında da söyleyecek çok sözümüz ve hatta ciddi tekliflerimiz var.( kim kale alır bilmem ama)Başka bir gün, başka bir yazıda inşaallah. Çocuk Hakları dendiğinde aklımıza , şiddet görmüş, zarar görmüş, savaşın ortasındaki, sokağın ortasındaki ve açlığın pençesinde ki çocuklar geliyor. Sakın bu meseleleri küçümsediğim anlamına gelmesin,ama ben dikkati evin içinde ki çocuğa çekmek istiyorum. Hani şu açta açıkta olmayan, anası babası yanında olan, yediği önünde yemediği ardında olan, okula giden çocuklar var ya işte onlara dikkat çekmek istiyorum izninizle. Dışarıdan bakıldığında hiç bir eksiği yokmuş gibi görünen çocuklar. Öncelikle biz yetişkinlerin çocuk algısını değiştirmesi lazım. Çocuk, bizlere yetişkin olana kadar elinden ve gönlünden tutmak üzere emanet olarak verilmiş bir varlıktır; malımız de...
Anladım işi, Sanat : Allah'ı aramakmış Marifet bu, gerisi yalnız çelik- çomakmış...