Yıllar
önce seyrettiğim bir film ismi dönüp duruyor kafamın
içinde:İNSANLARI SEVECEKSİN! Başrollerde Cüneyt arkın ve Sevda
karaca. Yıl 1979.İnsanları Seveceksin - 400 e yakın Cüneyt Arkın
filmlerinden biri. İnsanları Seveceksin Cüneyt Arkın'ın hem
Türkiye, hemde İtalyada çekilmiş bölümler içeren , fikirleri
ve önemli aksiyon sahneleri ile 1975 – 1982 arası toplumsal
mesajlar ağırlıklı dönemin aksiyonla harmanlanmış en ilginç
eserlerinden birisidir . Hayatın en kötü yanlarıyla yüzleşmek
zorunda kalan, büyük olmanın verdiği yalnızlık ve sorumlulukla
başkaları için yaşamak zorunda kalmış Halil’in hikayesidir .
Filmden
bahsederken aslında kafamın içinde dönüp duranın şu cümle
olduğunu farkettim: "İNSANLARI SEVECEKSİN!". Ne yapsak
bu cümleyi, afiş yapıp duvarlara mı assak. Bilbordları bu
cümleyle mi donatsak. "Türküm doğruyum ..." andının
başına ek mi yapsak... Ya da bir kanun çıkartsak ta her eve her
iş yerine asılmasını mecburi mi kılsak. Şöyle bir düşününce
aklıma gelen gelmeyen her sorunun temelinde “sevgi” olduğunu
görüyorum. Bu kavrama yüklediğimiz anlam, “sevgi” kelimesine
uladığımız eklerden veya birlikte kullandığımız kelimelerden
gayet net anlaşılmaktadır.
Şuna
dikkat edin lütfen; bizler bir şeyi ya sevdiğimiz için yapıyoruz,
ya da sevmediğimiz için yapmıyoruz, doğrumudur? Doğrudur!
Sevdiğimiz için alıyor, ya da almıyoruz, sevdiğimiz için yiyor,
ya da yemiyoruz, sevdiğimiz için ölüyor, ya da öldürüyoruz....Bu
ve benzeri ve hatta çok daha uçlarda, bir çok örnek bulabilirim.
Eminim sizler de bulursunuz. Sevmediyseniz bu yazıyı da
okumayacaksınız demektir.
O
zaman ne yapacağız? Şu yanlışlıklarla dolu döngüyü, bir
yerden kıracağız. Kırmak acıtsa da. Canımızı yaksa da. Bizi
tepetaklak etse de. Şöyle düşünün, aslında, aslımıza dönmek
için yapacağız bu ağır müdahaleyi.. Doğduğumuzda, bize bir
armağan olarak verilmiş o güzel yüreklerimize tekrar kavuşmak
için. Fıtratımız sevgiye odaklıdır bizim. Onun yerine
koyduğumuz herşey iğreti durur bu sebeple.
Sev
mek deyince, herkesin söyleyecek bir sözü vardır mutlaka. Benim
de var ve bu yüzden yazıyorum zaten. Sadece bu yazıyı değil,
simdiye kadar yazdıklarımı da aynı sebeple yazdım ve bundan
sonra yazacaklarımı da yine aynı sebeple yazacağım.Sevmek,
sevebilmek, her türlü hesaptan, kitaptan, pazarlıktan arınmış
olmalıdır. Sevmenin sahiplenmek demek olmadığını bilerek
sevmeli insan. Sevmenin sevdiğimiz kişinin hayallerini
gerçekleştiğini görmek demek olduğunu bilerek sevmeliyiz.
Sevmenin yapış yapış olmamak, sevgi adı altında,
sevdiklerimizin ayaklarına altın zincirler vurmamak olduğunu
bilerek sevmeliyiz. Arka arkaya değil, yanyana bir yürüyüş
olduğunu unutmadan sevmeliyiz. Biribirinin üzerine basarak değil,
elele yükselmek demek olduğunu bilerek sevmeliyiz.
İnanıyorum
ki yapılan her türlü iyi işin ardında yatan duygu “SEVGİ”
dir. İnanıyorum ki, yapılan her türlü kötü işin ardında
yatan da “SEVGİ” dir. Ama bir farkla; ikinci durumda bir “siz”
eki alıyor o kelime. Ve bu her şeyi değiştiriyor. Görüyorsunuz
değil mi, “siz” nelere kadirsiniz.
Yorumlar
Yorum Gönder