Ana içeriğe atla

ŞÜPHENİZ Mİ VAR YOKSA....


Daha önceleri de duyduğum ama geçenlerde bir sosyal paylaşım sitesinde rastladığım bir cümle var: <<Boşuna uğraşma, ne yaparsan yap kimseye yaranamazsın.>> Cümle aynen böyle. Eminim sizler de duymuş yada kullanmışsınızdır.
Tahminime göre bu cümleyi kuran arkadaşlar bu cümlenin içeriği hususunda hiç kafa yormamışlardır. Toplumumuzda var olan toplu alışkanlıklarımızdan biri de her şeyi duymaya çalışmak fakat ne dediğimiz hakkında fazla düşünmemek. Çalışkanlık hünerimizi nedense ağzımızdan çıkan kelimelerin ne ifade ettiği konusuna genellikle kullanmayız.  Oysa Allah-u Teala Bir ayet-i kerimesinde : << Kullarıma söyle: (İnsanlara karşı) en güzel sözü söylesinler. Çünkü şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan insanın apaçık bir düşmanıdır.>>( İsra-53) buyurmaktadır.
 <<Boşuna uğraşma kimseye yaranamazsın>> derken, bunu söyleyenlerin şunları kastettiğini düşünüyorum. Birincisi sen istediğin kadar fedakarlık yap, anlamayan anlamıyor. İkincisi: anlamadıkları gibi birde kötü karşılık veriyorlar. Bu cümleyi kuran ve sonuç itibariyle böyle düşünen arkadaşların göz ardı ettikleri önemli bir nokta var: <<Kime yaranmak?>> "Yaranmak"...Bu kelimeyi bir kaç kere ardarda okumanızı ve bir an düşünmenizi öneriyorum. Ne hissettiniz? Aslında ne kadar itici ve çıkar ifade eden bir kelime öyle değil mi? Hangi işi yaparsak yapalım; maksat , faydalı olmak, amaçsa Allah'ın rızasını kazanmak olmalıdır.
Şunu gözardı etmemek gerekir ki niyete maraz sokarsak, sonuç ta maraz doğurur. Hastalıklı düşüncelerden sağlıklı sonuçlar beklemek bir hayaldir.Daha doğrusu sukut-u hayaldir. Kişi ne kadar iyi bir şeyler yaptığını zannederse zannetsin, bir kere karşılık bekleyerek kolunu kaldırdıktan sonra boş yere zahmet etmiş demektir.  Karşındakinin derdine derman olmak, ya da sevdiğini söylediği o insanın gözlerinde bir ışıltı görmek değilmiş ki  niyeti.  Bir de bunların karşılığını da "en güzel şekilde karşılık veren" den değil, bir yaradılmıştan beklemek. Tabii ki sonuç ta: " boşuna uğraşma, kimseye yaranamazsın" olur. İnsanoğlunun  nankörlük etmemesi gereken yegane varlık Allah olduğu halde, ortalık nankörlükle hemhal olmuş kullardan geçilmezken, bizler yaptığımız ufacık bir iyilik için bile karşılık bekliyoruz. Boş ve samimiyetsiz davranışlar. Kime yaranmak istiyorsanız isteyin çok doğrudur: YARANAMAZSINIZ!
 Birine yada birilerine bir şeyler yaparken fedakarlıkla değil de özveriyle, kalbinizden koparak yaptıysanız o iyilikler evrende mutlaka bir yer bulacak ve size misliyle dönecektir. Beklenti içinde olmadan yürekten bir gülümseyin ve unutun, Bilin ki unutmayan  Bir'i var. Bilin ki O unutan herkese de bir şekilde hatırlatacaktır. Ve bilin ki: <<7) Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür.8) Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür. *>>(Zilzal Süresi)
Şüpheniz mi var yoksa?
                                                                                   Sevinç Şahin

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cümlemize Acil Şifalar

 Malumunuz bir yılın sonuna daha geldik. Hiç birimiz daha ne kadar yaşarız, daha neler görürüz bilmiyoruz. Bazılarımız için hayal kırıklığıyla geçen bir yıldı belki, bazılarımız içinse, hayallerinin gerçeğe dönüştüğü bir yıl. Bazıları mutlu mesut anlatacak ileride, bazılarımız ise üzgün. Ben hayat muhasebesinin yıllık değil, günlük yapılması taraftarıyım. Yıl çok uzun bir süreç. Bu sebeple, yazımı bir yılın muhasebesini yapmanın önemini anlatarak doldurmayacağım. İster muhasebe yapın ister yapmayın sizin bileceğiniz iş. Hiçbir hesaba girmeden önünü arkasını düşünmeden yaşa, düşünmeden konuş, sonra muhasebe yap. Ne kadar doğru bilemiyorum. Neyse, hiç yoktan iyi tabii ki. Evet bir yıl daha geçti. Diğer bir yıllar gibi. Ama saymayın kaç yıl oldu, kaç yaşındasınız; gerek yok. Yılları saya saya sadece yıllanırsınız. Her gün yeniden doğar insan. Her gün yenidir, bir öncekine benzemez. Yılların siz de bıraktığı izler üç beş beyaz tel ve yaşınızı ele veren çizgiler olmasın sadece. Siz, y...

ÇOCUK NEDİR?

                  Tuhaf bir soru oldu, öyle değil mi?       Sanki bilinmez bir şey miş gibi...          İşin aslı ben bu soruyu yazarken "bilinmez bir şey" değil de "yanlış bilinen bir şey" olduğu nu düşündüm. Bir çoğumuz bu sorunun cevabını bildiğini zanneder. Zannetmek diyorum, zira kişinin bildiğini sandığı şeyler dayanaksız olunca başka bir kelimeyle ifade edilemez.        Benim lügatimde çocuk," mucize"dir. Dünyanın hala dönmesine sebeptir, çünkü her doğan "mucize" bir umuttur. Umut, yaşamın kaynağıdır. Yaşam kaynağının yok olduğunu, ya da yanlış tüketildiğini bir varsayın... Ben, çocuk dediğimiz bu yaşam kaynağımızın yanlış tüketildiğini varsaymıyorum, çünkü eminim! Dünyadaki tüm sorunların temelinde yatan en birinci sebep bu yanlışlıktır. Bu yanlışlığa hala devam ediyor olmak, daha büyük bir yanlıştır. Böyle düşünmemin gerekçesi ise hepimizin bildiği ama sık sık unuttuğu ...

KADIN VE ERKEK ÜZERİNE

Birkaç gündür Bülent Arınç üzerinden yürütülen bir polemiğe ben de takıldım kaldım. Kadına çizilen mahremiyet sınırı üzerine yapılan bu polemik ve özellikle kadın yazarların konuyu ne kadar ustaca saptırdığını görmek beni hayretlere düşürdü. Oldum olası bir kadın olarak hemcinslerimin nasıl bu kadar sığ düşüncelere sahip olabildiklerini ve üstelik ithal edilmiş bu fikirleri nasıl bu kadar özümseyip şövalye kesildiklerini anlayamadım. Kadın- erkek ilişkisinde oluşturulmak istenen kaos son derce başarılı olmuş, kendisi olmayan bir sürü erkek ve dişi ortalıkta dolaşır olmuştur. Her ne kadar ortalıkta dolaşmalarına bir anlam yükleseler de, ağızlarından çıkan her söz, iç huzursuzluklarını ortaya vuran bir çığlık olmuştur. Eğer alt okuma gibi bir kabiliyetiniz varsa sadece bu konuyla ilgili yazılan yazılar bile size ne demek istediğimi anlatacaktır. İnsan bir erkek ve bir dişiden yaratıldı. Allah(cc) önce erkeği yarattı ve erkeğin ihtiyacı olan kadını. Yani ihtiyaç sahibi erkektir, kad...