Ana içeriğe atla

Ruhuma Düşen İstanbul




Seni yeniden yazdım,
dün gece İstanbul...
Yer-yüz-ündeki
gök-yüz-ündeki
tüm lügatlere inat,
-yüz- lü ya da -yüz-süz olan.
Ketum, dilsiz ve hoyrat
söylemlere karşı
sil baştan yazdım seni...
Bir de sil sondan...
Sözlerime düştün yine İstanbul.


Sana yeniden baktım
dün gece İstanbul
Karanlığa inat...
yetiyordun aydınlatmaya geceyi
Perdem kadar incecik
perdem kadar şeffaftın...
Yıllar önceydi...
sen bakmıştın bana böyle
böyle bir gecede.
ve ben ardınsıra yürümüştüm...
Gözlerime düştün yine İstanbul...


Seni yeniden yaşadım
dün gece İstanbul
Damarlarında dolaştım
Kanıma karıştın...
Can oldun canıma.
Karıştı aklım;
Sevdiğim mi benzerdi sana
Sen mi sevdiğime?
Hicranım oldun
Hasretim oldun...
Ruhuma düştün yine İstanbul...
 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Aklımıza Kuş Kondu

Renklerin ahengini yitirmiş her kapıda Hüznümüz çiçek açar, sararırdı çehremiz. Bir bakışa ram olup, sürüklenen gövdemiz Mevsimler geçirirdi, bir an kadar zamanda. Heyulalarla süslü, kalbi kırık uykular Kuyu gibi yastıklar, rüyamızı emerdi Rabbin keremi bize; her rüya bir emeldi Örtünce üstümüzü yorgan gibi duygular Sonsuzluk çeşmesinden içmenin acısıyla Sinemizde gün batar, ay solar, dert üşürdü Bilmedik bu sevdayı bu gönle kim düşürdü Aklımıza kuş kondu, sevdanın sancısıyla Umut zehir zemberek, hicranımın yanında Zamanın nabzındayım, korkmuyorum yarından Dönsün dünyanın çarkı, usanmadan durmadan Ben yolcuyum sevgili, sen azıksın yanımda Yıldızların altında buğdaylar kadar sarı Sararan rüyamızı çalardı eşkiyalar Kalırdık çırılçıplak, utanırdı uykular Düşünürdük bu yolun bir de sonu olmalı.

ÇOCUK NEDİR?

                  Tuhaf bir soru oldu, öyle değil mi?       Sanki bilinmez bir şey miş gibi...          İşin aslı ben bu soruyu yazarken "bilinmez bir şey" değil de "yanlış bilinen bir şey" olduğu nu düşündüm. Bir çoğumuz bu sorunun cevabını bildiğini zanneder. Zannetmek diyorum, zira kişinin bildiğini sandığı şeyler dayanaksız olunca başka bir kelimeyle ifade edilemez.        Benim lügatimde çocuk," mucize"dir. Dünyanın hala dönmesine sebeptir, çünkü her doğan "mucize" bir umuttur. Umut, yaşamın kaynağıdır. Yaşam kaynağının yok olduğunu, ya da yanlış tüketildiğini bir varsayın... Ben, çocuk dediğimiz bu yaşam kaynağımızın yanlış tüketildiğini varsaymıyorum, çünkü eminim! Dünyadaki tüm sorunların temelinde yatan en birinci sebep bu yanlışlıktır. Bu yanlışlığa hala devam ediyor olmak, daha büyük bir yanlıştır. Böyle düşünmemin gerekçesi ise hepimizin bildiği ama sık sık unuttuğu bir keyfiyet. “Her doğan, İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonra, an

Eric Johnson